Irak İşgali (2003-2011)

Irak işgali, 2003 yılında ABD liderliğinde gerçekleşmiş ve tam 8 yıl boyunca devam etmiştir. Irak’ın işgali sırasında, ülke içinde yaşananlar oldukça tartışmalı ve üzücüdür. İşgal sonucunda, Irak halkı sadece hayatını kaybetmekle kalmamış, ülke de büyük ölçüde yıkılmıştır.

İşgal öncesi durum da oldukça kötüydü. Saddam Hüseyin diktatörlüğü altında Irak, ekonomik ve politik krizlerle boğuşuyordu. Ancak, ABD’nin Irak işgal etme gerekçeleri, zamanla çürütüldü. Saddam Hüseyin’in silahları ile ilgili yaptığı iddialar, BM raporları ve Wikileaks belgeleriyle yalanlandı.

ABD’nin Irak’ta süren işgali, direniş hareketlerine ve iç karışıklıklara neden oldu. Bu durum da ülke içinde sivil ölümlere ve yıkıma yol açtı. Irak işgali sonrasında ortaya çıkan İslam Devleti örgütü de bu karışıklıklardan beslenerek güçlenmiştir.

Irak işgali, tarihe geçen en tartışmalı ve insanlık dışı olaylardan biridir. İç karışıklıkların ve savaşın sona ermesi için tüm dünya liderlerinin ve insan hakları savunucularının ortak bir çaba harcaması gerekmektedir.

İşgal Öncesi Durum

Saddam Hüseyin’in diktatörlüğü altındaki Irak, 2003 yılında ABD önderliğindeki işgale yol açan politik ve ekonomik zorluklarla karşı karşıyaydı. Irak, diğer Orta Doğu ülkeleri gibi, petrol endüstrisine bağımlı bir ekonomiye sahipti. Saddam Hüseyin diktatörlüğünün etkisi altında olan ülkede, toplumsal hizmetler ve eğitim gibi alanlar düşük bütçe almaktaydı. İnsan hakları ihlalleri yaygındı ve halkın çoğu yoksullukla mücadele ediyordu. Saddam Hüseyin yönetimi, ülke genelinde baskıcı bir ortam yaratmıştı ve muhalifler sistematik olarak susturuluyordu.

Eğitim seviyesi düşük olan ülkede, işsizlik ve sosyal hizmetlerin yeterli olmaması da büyük sorunlardan biriydi. Ayrıca, Saddam Hüseyin’in yönetiminde, etnik çatışmalar ve mezhep farklılıklarına dayalı ayrışmalar arttı. Bunun yanında, Saddam Hüseyin’in ülke genelindeki savunma ve güvenlik bütçesindeki artışlar, insanların acil olarak ihtiyaç duyduğu temel hizmetleri aksatmıştı. Irak, işgal öncesi birçok problemle mücadele ediyor ve 2003 yılında beklenmedik bir şekilde ABD’nin liderliğindeki koalisyon güçleri tarafından işgal edilecekti.

Amerika’nın Gerekçeleri

Amerika, 11 Eylül saldırılarından sonra terörle mücadelesine başladı ve Irak’ın sahip olduğu silahlardan dolayı tehdit olarak görülüyordu. İkinci neden, Amerikalıların demokrasiyi tüm dünyada yaygınlaştırmak ve Irak’ta demokratik bir hükümet kurmak istemeleriydi. Ancak, ABD’nin iddiaları zamanla çürütüldü. BM raporlarına göre, Irak’ta silah stokları bulunamamış ve Wikileaks belgeleri ABD’nin işgali önceden planladığını ve bunu kaçınılmaz olarak gördüğünü gösteriyor.

Ayrıca, Saddam Hüseyin’in öldürülmesi de Amerika’nın gerekçelerinden biriydi. Amerika, Saddam Hüseyin’i terörist faaliyetlere destek vermekle suçladı, ancak bu iddialar zamanla çürütüldü. Bugün, Saddam Hüseyin’in öldürülmesinin Amerika’nın bölgedeki istikrarsızlığı artırdığına dair iddialar var.

Irak işgali, Amerika’nın uluslararası toplumda prestij kaybına yol açtı ve Ortadoğu’da siyasi istikrarsızlığı artırdı. Sivil ölümler, yıkım ve sonrasında ortaya çıkan İslam Devleti örgütü, işgalin ürkütücü bir sonucuydu. Irak’taki gerilim, 2011 yılına kadar devam etti ve ABD askerleri bu tarihte resmi olarak geri çekildi.

İddiaların Çürütülmesi

Irak’ın ABD önderliğindeki işgalinde, ABD’nin işgali gerekçelendirmek için kullandığı en önemli argümanlardan biri Saddam Hüseyin’in elinde bulundurduğu silah iddialarıydı. Ancak zamanla bu iddialar çürütüldü. ABD yönetimi, Irak’ın nükleer, biyolojik ve kimyasal silah stoklarına sahip olduğunu ileri sürmüştü. Ancak Irak işgali sonrasında bunların hiçbirinin bulunmaması, ABD’nin iddialarının gerçek dışı olduğunun göstergesi oldu. Bu durum, ABD’nin Irak işgaline karşı eleştirilerin artmasına ve sorgulanmasına neden oldu. BM raporları da Saddam Hüseyin’in silah iddialarını çürütmüş, ancak ABD yönetimi bu raporları dikkate almamıştı.

  • ABD yönetimi, Irak’ın elinde silah olduğu iddialarını çürüten BM raporlarına rağmen işgal kararını uygulamaya koydu.
  • İşgal sonrasında, ABD yönetimi tarafından yapılan açıklamalarda silahların bulunamaması sebebiyle bölgedeki istikrarsızlık arttı.

BM Raporları

BM, ABD önderliğindeki Irak işgalinden önce, Saddam Hüseyin yönetimindeki Irak’ın elinde kimyasal, biyolojik ve nükleer silah stokları olduğu iddialarını araştırmak üzere Körfez Savaşı sonrasında yaptığı gözlem ve denetimlerde, silah stoklarına ilişkin bilgilere ulaşmıştı. Ancak 2002 yılında ABD, Irak’ın elindeki nükleer programın ilerlemiş olduğunu, sarin gazı, VX gibi kimyasal silahların stoklandığını iddia ederek Irak’ı işgal etti. 2004 yılında ise BM Irak’taki hiçbir kimyasal, biyolojik ve nükleer silah stoku bulunmadığına dair bir rapor yayınladı. Bu rapor, ABD’nin savaş gerekçeleri açısından büyük bir darbe olarak yorumlandı.

BM’nin raporlarına rağmen ABD, Irak’taki nükleer programların ortadan kaldırılması, silah stoklarının bulunması, Saddam Hüseyin’in yok edilmesi gibi hedeflerle işgaline devam etti. Ancak aradan geçen zaman içerisinde, ABD’nin iddialarının çürütüldüğü ve hiçbir silah stokunun bulunamadığı ortaya çıktı.

Bu dönemde Iraklılar, ele geçirilen petrolün ABD ve İngiltere’ye ait şirketlere peşkeş çekildiğini, ülkede bulunan yabancı özel şirketlerin ise merkezi Irak hükümetine vergi ödemediğini dile getirdi. BM’nin raporlarına göre, ABD ve İngiltere ordularından sonra Irak’a en fazla asker gönderen ülkeler Türkiye, Polonya, Avustralya, İtalya ve Ukrayna oldu. Başta ABD olmak üzere tüm bu ülkeler, Irak’ta uzun yıllar boyunca işgalci güç olarak kaldılar.

BM’nin raporları, ABD’nin Irak işgali sırasında sarf ettiği güçlü ölçekli propaganda faaliyetlerinin yanı sıra, gerçekte hiçbir silah stokunun olmaması nedeniyle, savaş gerekçesi açısından ciddi bir darbe olarak yorumlanmış ve ABD’nin uluslararası camiada itibar kaybetmesine neden olmuştur.

Wikileaks Belgeleri

Wikileaks, yüz binlerce gizli belge yayınlayarak Amerika için oldukça hassas bir dönem yarattı. Bu belgeler arasında, Irak’taki Amerikan işgalinin öncesiyle ilgili önemli belgeler de yer alıyor. Belgelerde, ABD’nin Irak’ı işgal etmek için savaşın kaçınılmaz olduğuna inandığı açıkça ifade ediliyor.

Ayrıca, belgelerde Amerikan ordusunun sivil ölümler ve işkence skandalları hakkında bilgisi olduğu da ortaya çıktı. Bu belgeler, ABD’nin Irak işgalinin yasal olmadığını ve insan hakları ihlalleri ile dolu olduğunu açıkça gösteriyor. Wikileaks’in yayınladığı bu belgeler, dünya kamuoyunun Irak işgaline bakış açısını değiştirdi ve Amerikan hükümeti için oldukça büyük bir skandal niteliği taşıdı.

Devam Eden İşgal

2003 yılından beri Irak’ta devam eden ABD işgali, ülkede büyük bir iç karışıklık yarattı. İşgal sonrası Bağdat’ta birçok bombalı saldırı gerçekleşti ve ülkenin birçok bölgesinde insanların hayatları felç oldu. Direniş hareketleri de başladı ve ülkede yaşayan birçok insanın Amerika’ya karşı öfkesi arttı. ABD ordusu, ülkede devam eden işgal nedeniyle bazı bölgelerde Haşdi Şabi, Peşmerge ve PKK gibi örgütlerle mücadele etmek zorunda kaldı. Bütün bu iç karışıklıklar ülkenin toparlanmasını ve demokratikleşmesini engelledi.

Ayrıca, işgal sırasında Amerika’nın Irak’ı yönetmek için deneyimli insanlar seçmediği ortaya çıktı. Bu nedenle, işgal sonrası dönemde yönetim boşluğu ortaya çıktı ve ülkede kaos hüküm sürdü. Bu durum, sonrasında İslam Devleti örgütünün oluşmasına neden oldu. Bu örgüt, ülkeyi kontrol altına aldı ve birçok insanın hayatını kaybetmesine neden oldu.

ABD işgali sadece Irak’ta olumsuz sonuçlara neden olmadı, aynı zamanda Amerika’nın uluslararası itibarını da zedeledi. Ülkeler arasındaki ilişkilerde ciddi bir krize neden oldu ve ülkeler arasındaki güveni sarsdı. Irak’taki işgal, dünya tarihinde unutulmaz bir olay olarak kalacak ve açık bir şekilde, dünya üzerindeki etkileri hala hissedilmeye devam ediyor.

Sonuçları

Irak işgali, sadece ülke içinde değil tüm bölgede etkileri olan bir faciaydı. İşgal sonrası ortaya çıkan en büyük sonuçlardan biri, sivil ölümlerdi. İşgal sırasında ve sonrasında, sayısız insan hayatını kaybetti. Yüzbinlerce insan yaralandı ve milyonlarca insan evlerini terk etmek zorunda kaldı. Bunun yanı sıra, işgal sırasında ve sonrasında birçok bina, okul, hastane ve altyapı imha edildi. Bunlar, ülkenin yeniden yapılandırılması için gereken kaynakların da kaybolmasına neden oldu.

Bununla birlikte, belki de işgalin en büyük sonucu, ülkenin istikrarsızlığından ve bölgenin istikrarının tehdit altına girmesinden yararlanan İslam Devleti (IŞİD) örgütünün ortaya çıkmasıydı. IŞİD, Saddam’ın devrilmesinden sonra Irak’ta ortaya çıkan bir güç boşluğundan faydalandı ve bu örgüt, başta Irak ve Suriye olmak üzere Orta Doğu’da büyük bir tehdit haline geldi. IŞİD, etnik ve dini farklılıkları kullanarak bölgedeki istikrarsızlıkları artırarak genişleyen bir terör örgütü haline geldi.

Sonuç olarak, Irak işgali sonrasında ortaya çıkan sivil ölümler, yıkım ve İslam Devleti gibi örgütlerin ortaya çıkması, bölgenin istikrarına büyük zarar verdi.

Yorum yapın