Hazar Kağanlığı’nın Tarihi

Hazar Kağanlığı, Orta Asya bölgesinde ortaya çıkan bir göçebe Türk devletidir. 7. yüzyılın başlarında kurulan devlet, Türk boylarının birleşmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Kuruluşundan itibaren bölgede güçlenen Hazar Kağanlığı, tarihi boyunca Asya, Avrupa ve İslam dünyasını etkilemiştir. Orta Asya’dan Avrupa’ya kadar uzanan coğrafyada ticaret, siyasi, kültürel ve askeri faaliyetleriyle ön plana çıkan Hazar Kağanlığı, özellikle Roma/Bizans İmparatorluğu ve İslam dünyası ile olan ilişkileriyle de dikkat çekmektedir. Bugün bile Hazar Kağanlığı kültürü, Türk dünyasında önemli bir yere sahiptir.

Kuruluş ve Yükseliş Dönemi

Hazar Kağanlığı’nın kuruluşu, 400’lü yıllarda, bugünkü Çin’deki Siyah İç Denizi çevresinde yaşamış Göktürk devletinin batı kolundan doğmuştur. Hazar Kağanlığı, bölgedeki diğer göçebe Türk boylarından farklı olarak, etnik olarak Harezm kökenlidir. Hazar Kağanlığı’nın kurucusu, Harezm kökenli Kağan köle tüccarının kızı olan Bagadur tarafından seçilmiştir. Hazar Kağanlığı, Hazar Denizi’nin kuzeyinde, Altay Dağları’nın batısında bulunan toprakları fethederek, Orta Asya’nın en güçlü devletlerinden biri haline gelmiştir. 8. yüzyılda, Hazar Kağanlığı’nın nüfusu yaklaşık olarak 4-5 milyon kişiydi ve ülke, göçebe aristokrasi tarafından yönetiliyordu.

Nüfuz Dönemi

Hazar Kağanlığı’nın nüfuz dönemi, diğer devletlerle olan ilişkileri ve siyasi durumu oldukça önemlidir. Nüfuz döneminde Hazarlar, İran’ın kuzeybatısından Bizans İmparatorluğu’na, Kafkaslar ve Doğu Avrupa’ya kadar olan geniş bir alana hâkim oldu. Bu dönemde Hazar Devleti, Sasani İmparatorluğu ve Bizans İmparatorluğu gibi güçlü devletlerle ticari, siyasi ve kültürel ilişkiler kurdu.

Bununla birlikte, Hazar Kağanlığı’nın gücü, kuzey kabileleri arasında rakiplerinin artması ve Arap İslam Devleti’nin yükselişi nedeniyle azalmaya başladı. Hazar Devleti, Arap İslam Devleti ile sürekli savaş halindeydi ve bu savaşların sonunda Hazarlar, Arap istilasına uğradı.

Nüfuz dönemi boyunca Hazar Kağanlığı, kendi kökenlerini unutmadan, farklı kültürler ve dinlerle temas halindeydi. Hazar Devleti, İslam, Hristiyanlık ve Yahudilik gibi farklı dinleri barındırmış ve hoşgörü politikası izlemiştir. Bu dönemde Hazarlar, ticari, siyasi ve kültürel alanda önemli başarılar elde etmişlerdir.

  • Hazarlar, bu dönemde İpek Yolu’nun önemli bir noktasında yer alarak ticarette büyük bir güç olmuştur.
  • Hazarlar, Bizans İmparatorluğu ile yaptıkları anlaşmalar sayesinde Doğu Avrupa’ya kadar olan geniş bir alana hakim olmuşlardır.
  • Hazarlar, Afrika’dan gelen Müslüman tüccarların ve öğrencilerin eğitim gördüğü bir merkez haline gelmiştir.

Hazar Kağanlığı’nın nüfuz dönemi, hem Hazarlar hem de devletlerle olan ilişkileri bakımından oldukça önemli bir dönemdir.

Hazar Kağanlığı ve Bizans

Hazar Kağanlığı ve Bizans İmparatorluğu arasında uzun yıllar süren ticari ve siyasi ilişkiler bulunmaktaydı. Kağanlığın kuruluşundan itibaren Bizans ile ilişkiler içinde olduğu bilinmektedir. Hazar Kağanlığı, Bizans İmparatorluğu için Orta Asya’dan gelen ipek ve baharat gibi zengin malların çıkış limanıydı. İmparatorluk, Hazarlarla yaptığı ticaret sayesinde Doğu Roma’nın zenginliğini arttırmayı başardı.

Ayrıca, Hazar Kağanlığı ile Bizans İmparatorluğu arasında siyasi bağlar da bulunmaktaydı. İmparatorluğun Hazarlarla arasındaki ticari işlemleri hakkında bilgi ve bilgi alma ihtiyacı vardı. Bu nedenle iki devlet arasında elçilikler ve diplomatik görüşmeler gerçekleştirildi.

Bu siyasi ve ticari ilişkiler iki taraf için de faydalı olmuştur. Ancak, bu ilişkilerin zamanla zayıflaması ve sona ermesiyle birlikte Hazar Kağanlığı da güç kaybetmiştir.

Ticaret ve Siyasi İlişkiler

Hazar Kağanlığı, Bizans İmparatorluğu ile yakın ticari ve siyasi ilişkiler içindeydi. Ticaret, geniş bir coğrafyada önemli bir paya sahipti ve Hazar Kağanlığı, Bizans ile bu alanda iş birliği yaparak kârlı ticari anlaşmalar gerçekleştirmeye çalıştı.

Bunun yanı sıra, Hazar Kağanlığı, Bizans İmparatorluğu’na karşı birkaç savaş da yürüttü. Ancak her iki tarafın siyasi iş birliği, her zaman savaşın önüne geçti ve uzun yıllar boyunca iki devlet arasında barışın korunması sağlandı.

Bizans İmparatorluğu, Hazarlar ile ilişkiler kurarak, bölgedeki gücünü ve nüfuzunu artırmayı amaçladı. Hazar Kağanlığı da Bizans İmparatorluğu’nun sunduğu imkanlardan yararlanarak, kültür ve teknoloji açısından ilerleme kaydetti.

Ticari ve siyasi ilişkiler, Hazar Kağanlığı ve Bizans İmparatorluğu için karşılıklı yarar sağladı ve bölgenin ekonomik gelişmesine katkıda bulundu.

Savaşlar ve Antlaşmalar

Hazar Kağanlığı ile Bizans İmparatorluğu arasındaki ilişkiler bazen dostane bazen de düşmanca geçiyordu. İki devlet arasındaki savaşlar genellikle ticari veya toprak anlaşmazlıkları nedeniyle çıkardı.

İlk savaş 626 yılında gerçekleşti. Bizans İmparatoru Herakleios, Kağan Tung Yabghu’ya karşı sefere çıktı ancak kaybetti. Bu yenilgi sonrası iki devlet arasında barış antlaşması imzalandı.

657 yılında yeni bir savaş başladı. Bu sefer Hazar Kağanlığı, Bizans İmparatorluğu’nun Ermenistan’ı işgal etmesine tepki gösterdi ve savaş ilan etti. Ancak Bizans, Keslik Muharebesi’nde önemli bir zafer kazandı.

İki devlet arasındaki son savaş, Hazar Kağanlığı’nın İslamiyet’i kabulünden sonra gerçekleşti. 737’de, Bizans İmparatoru III. Leon, Hazar Kağanlığı’nı işgal etti ancak bu girişim başarısız oldu.

İki devlet arasında savaşlar kadar antlaşmalar da imzalandı. 558 ve 584 yıllarında yapılan antlaşmalar, Hazar Kağanlığı ve Bizans İmparatorluğu arasındaki ticari ilişkileri düzenliyor ve iki devlet arasında barışı sağlıyordu.

Antlaşmalar, kağanlık döneminde Hazarlar arasında yaşayan Yahudi toplumu için de önemli olmuştur. İlk antlaşma ile Yahudilere özel haklar tanınmış, ikinci antlaşma ile de Yahudilerin güvenliği garanti altına alınmıştır.

Hazar Kağanlığı ve İslam Dünyası

Hazar Kağanlığı, İslam Dünyası ile geniş bir ilişki ağına sahipti. İslam Dünyası’nın doğusuna olan yakınlığı nedeniyle, İslam’ın yayılış sürecinde önemli bir rol oynadı. Hazarlar, İslam dinine sempati duymalarına rağmen, aslen pagan inançlarına bağlıydılar. Ancak, İslam’ın güçlenmesiyle birlikte Hazar Kağanlığı’nın elitleri arasında İslamiyete merak duyulmaya başlandı. Arap tüccarları, Müslüman din adamları ve diplomatlar, Hazar şehirlerini sık sık ziyaret ederek İslam’ı tanıtmaya çalıştılar.

Hazar Kağanlığı’nın İslam’la bir bağlantısı, 640 yılında söz konusu olmuştur. İran’dan gelen bir Müslüman elçi, Hazarlarla ticari ilişki kurmak için Kağan Çînğiz’e geldi. İslam’ı tanımak isteyen Çînğiz, İran’daki Müslümanlarla temas kurdu ve İslam’ı kabul etti. Hazarlar, İslam’ı kabul etmelerine rağmen, pagan geleneklerinin bir kısmını korudular.

  • Hazar Kağanlığı’ndaki Müslümanlar, kendi ibadet ve kültürlerini korudular.
  • Hazarların İslamiyet’i kabul etmesi, İran ve Arap bölgesiyle olan ticari ve siyasi ilişkilerini daha da güçlendirdi.
  • Hazarlar, İslam Kürdü’nün ya da Hemlebilerin hazırladığı birçok eseri Lisan-ı Sahil-i Hazarca’ya çevirerek, kendi kültürleriyle bütünleştirdiler.

Hazar Kağanlığı’nın İslam Dünyası ile ilişkileri hakkında söylenebilecek bir başka önemli nokta da, Abbasi hanedanlığı döneminde Hazaristan üzerinden Pasifik Okyanusu’na kadar bir seferin düzenlenmesidir. Bu seferle birlikte daha önce hiçbir Müslüman gücün ulaşamadığı yerlere İslamiyet’in yayılması hedeflenmiştir.

Çöküş Dönemi

Hazar Kağanlığı, uzun bir dönem boyunca Orta Asya bölgesinde egemenliğini sürdürmüş göçebe bir Türk devletidir. Ancak tarihi boyunca çeşitli sebeplerden dolayı çöküş yaşamıştır. Hazar Kağanlığı’nın çöküş dönemi, 10. yüzyılın başlarına kadar uzanır. Bu süreçte, ülke içinde İslamiyet’in yayılması, Moğol istilası ve ekonomik sorunlar, Hazar Kağanlığı’nın çöküşüne neden olan faktörlerdir. Ayrıca, kağanlığın doğu ve batı olarak ikiye bölünmesi de ülkenin çöküş sürecini hızlandırmıştır.

Çöküş dönemi, Hazar Kağanlığı’nın askeri gücünde de bir zayıflama yaşanmasına neden oldu. Bu süreçte, Hazarlar, komşu devletlerin saldırılarına karşı yeterli savunma tedbirleri alamamıştır. Ek olarak, Hazarlar, daha önce ilişkide olduğu Orta Asya Türk kabileleri ile deki bağlarını koparmıştır.

Çöküş dönemi aynı zamanda siyasi bir çalkantı dönemi olarak da nitelendirilebilir. Hazar Kağanlığı, sorunlu hale gelen iktidar değişimleri, taht kavgaları ve iç isyanlarla karşı karşıya kalmıştır. Bu dönemde, kağanlığın etkisi giderek azalmış, sonunda 10. yüzyılın başlarında tamamen dağılmıştır.

Hazar Kağanlığı’nın çöküş dönemi, kağanlığın tarihi boyunca yaşadığı en zorlu dönemlerinden biridir. Ancak, Hazar Kağanlığı’nın kültürel mirası ve tarihi önemi günümüzde hala önemini korumaktadır.

İslamiyet’in Kabul Edilmesi

Hazar Kağanlığı’nın İslamiyet’i kabul etmesi, tarihteki en önemli olaylarından biridir. Bu olay, Hazar Kağanlığı’nın siyasi, kültürel ve dini yönden İslam dünyasıyla olan bağlarını güçlendirmiş ve Hazar toplumunda İslam’ın yayılmasına zemin hazırlamıştır. Kağanlık içindeki İslam etki alanının artması, Müslüman tüccarların bölgede daha rahat ticaret yapmasını sağlamıştır. İslamiyet’in kabulüyle birlikte Hazar toplumu, İslam dininin gelenek ve göreneklerine uygun bir şekilde yaşamaya başlamıştır. Hazar Kağanlığı, İslami faaliyetlerin yoğunlaştığı bir merkez haline gelmiştir ve İslam dünyası ile ticari, siyasi ve kültürel ilişkileri daha da artmıştır.

Moğol İstilası

Hazar Kağanlığı, Moğol istilasına kadar Orta Asya bölgesinde varlığını sürdüren güçlü bir göçebe Türk devletiydi. Ancak, Moğol İmparatorluğu’nun bölgeye yayılmasıyla Hazar Devleti’nin gücü azalmaya başladı.

Moğol istilası, Hazar Kağanlığı’nın siyasi, sosyal ve ekonomik yapısını derinden etkiledi. İstila sonrası, Hazar Devleti’nin topraklarının bir kısmı Moğollar tarafından ele geçirilirken, diğer kısımları da vassal devletler haline getirildi.

  • Moğol istilası sonrası, Hazar Kağanlığı’nın gücü azaldı ve bölgeye hâkimiyeti son buldu.
  • Devletin eski başkenti İtil Nehri’nde bulunan Atil, Moğolların eline geçti ve bu gerçekleşen işgal sonrası Moğollar bölgeye yerleşti.
  • Moğolların bölgeye yerleşmesiyle birlikte, Türk kültürü de Moğol kültürüyle harmanlandı.

Moğol istilası, Hazar Kağanlığı’nın sona ermesine neden oldu. Ancak, Hazar halkının kültürel mirası hala varlığını sürdürmektedir ve bu kültürün günümüz Türk kültürüne etkisi hala hissedilmektedir.

Kültür ve Miras

Hazar Kağanlığı’nın Tarihi boyunca, toplumunun ve devletinin kendine özgü kültürü vardı. Hazarlar, Türk kültürünü İran kültürüyle karıştırarak Hazar kültürünü oluşturmuşlardır. Bu kültür, Hazar döneminin en önemli mirasıdır ve hala günümüzde devam etmektedir.

Hazar Kağanlığı döneminden kalma sanat eserleri, kerpiçten yapılmış duvar resimleri ve heykellerle birlikte yüzlerce kez kazılmış ve onarılmış toprak kalıntıları sayesinde Hazar kültürü hala ayakta duruyor. Ayrıca, Hazar dönemine ait kültürel bulgular da Türk ve İran müzelerinde sergileniyor.

Hazar Kağanlığı’nın halen günümüze yansımaları ise, günümüzde Hazar Denizi adıyla bilinen toprakları kapsayan birçok ülkenin kültüründe yaşamaktadır. Örneğin, Hazar bölgesinde yaşayan Azerbaycan nüfusu, yemeklerinde, müziklerinde, sanat eserlerinde, mimarilerinde hala Hazar etkilerini hissettiriyor.

Özetle, Hazar Kağanlığı’nın kültürel mirası günümüzde hala yaşamaktadır. Onların yarattığı kültürel çeşitlilik, Hazar kültürünün yeryüzünden silinmesine engel olmuştur. Dünya genelindeki Türk ve İran toplulukları, Hazar döneminden kalma kültürel mirasları ile anılmaktadır ve bu miraslar tarihe damgasını vurmuştur.

Yorum yapın