Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, 1867 yılında Avusturya İmparatorluğu ve Macaristan Krallığı’nın bir araya gelmesiyle kuruldu. İmparatorluğun başkenti Viyana oldu. 1868’de imparatorluk adı kullanılmaya başlandı. İmparatorluğun kurulmasıyla birlikte, Slovenler, Hırvatlar ve Sırplar da imparatorluğa katıldı. İmparatorluğun genişlemesi Balkanlara ve Doğu Avrupa’ya kadar uzandı. Ancak, imparatorluğun Macaristan özerkliği sağlayan Dualizm adı verilen anlaşması Bosna-Hersek’in işgaliyle tartışmalara neden oldu.
Birinci Dünya Savaşı, imparatorluğun çöküşüne neden oldu. Almanya ve İtalya ile birlikte savaşan imparatorluk, yenilgiye uğradı. Dağılış süreci sonrasında, Avusturya ve Macaristan ayrılmış devletler haline geldi. Avusturya Cumhuriyeti ve Küçük Almanya arasında birliktelik tartışmaları yaşandı. Macaristan Krallığı ise devrimle karşılaştı ve Sovyetler Birliği’ne katılma isteği yükseldi.
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, siyasi, ekonomik ve kültürel mirasıyla günümüze kadar etki etmiştir. Özellikle, Balkanlar’da bugün bile etkileri görülmektedir.
İmparatorluğun Kuruluşu
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun ilk adımı, Viyanalı Ferdinand’ın 1867’de Macaristan tahtına çıkışıyla atılmıştır. Bu tahta çıkışın ardından imparatorluk adı kullanılmaya başlanmıştır. Ancak, Macarlar ve Avusturyalılar arasında yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle, imparatorluğun tam adı çift monarşi olarak değiştirilmiştir.
İmparatorluğun Genişlemesi
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun genişlemesi, Balkanlar ve Doğu Avrupa’ya yayılışı ile gerçekleşti. Sırbistan, Hırvatistan, Slovenya ve Bosna-Hersek, imparatorluğun bir parçası haline geldi. Bu süreçte, kültürel farklılıklar ve dil engelleri, imparatorlukta çeşitli siyasi tartışmaların ortaya çıkmasına neden oldu. İmparatorluk, bu dönemde hem birçok kültür ve dilin bir arada yaşayabileceği bir alan yarattı hem de bazı kesimlerin bağımsızlık taleplerini bastırdı. Ancak, özellikle Sırp, Hırvat ve Slovenlerin yoğunlukta olduğu bölgelerde, imparatorluğun dağılış dönemi öncesinde bağımsızlık hareketleri yoğunlaşmaya başlamıştı.
- Balkan Savaşları döneminde Makedonya, Karadağ, Romanya ve Yunanistan gibi ülkelerin bağımsızlığı.
- 1908 yılında Bosna-Hersek, Osmanlı İmparatorluğu’ndan koparılarak Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na bağlandı.
Bu süreçte Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, bu bölgelerdeki etnik unsurlarla işbirliği içinde hareket etmeye çalışsa da, imparatorluğun sonunu getiren olaylara kadar etnik sorunlar çözülemedi.
Avusturya-Macaristan Arasındaki Anlaşma
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun Macaristan tarafında, Macar milliyetçilerin özerklik talepleri artış göstermeye başladı. Bunun üzerine Avusturya, Macaristan milliyetçilerinin taleplerini kabul ederek Dualizm adı verilen bir anlaşmaya imza attı. Bu anlaşma sonucunda Macaristan’a özerklik verildi ve kendilerine ait bir hükümet ve yasama organı oluşturma hakkı tanındı. Ancak, anlaşma ile birlikte Macaristan’da tüm siyasi kararların kabulü için Viyana’daki Avusturya hükümetinin onayı da gerekmekteydi. Anlaşmayla birlikte Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun güçlü bir ülke olarak varlığına devam etmesi amaçlandı.
Bosna-Hersek’in İşgali
1908 yılında, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Bosna-Hersek’i işgal etti ve Bosnalılar özerkliklerini kaybetti. Bu işgal, büyük bir çekişme yarattı ve Bosna-Hersek’in Sırbistan ve Karadağ gibi diğer Slav devletleriyle birleşmesi veya Avusturya-Macaristan’ın bir parçası olması konusunda tartışmalar başladı.
Bunun yanı sıra, bu işgal Avrupa devletleri arasındaki ittifakları da etkiledi. Rusya, Sırbistan’ı savunmak için mobilize oldu ve Avusturya-Macaristan da Almanya’nın desteğiyle Rusya’ya savaş ilan etti. Bu, Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesine neden oldu.
Bosna-Hersek’in işgali ve ardındaki tartışmalar, sadece Avusturya-Macaristan’ın Slav azınlıkları ile olan ilişkilerinde değil, aynı zamanda Avrupa’daki siyasi ilişkilerde de önemli bir rol oynamıştır.
Büyük Savaş’a Giden Yol
1914 yılı haziran ayında, Sırbistan Prensi Gavrilo Princip, Avusturya-Macaristan Veliahtı Franz Ferdinand’ı suikast düzenleyerek öldürdü. Bu olay, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu için büyük bir kriz haline geldi ve olayın planlayıcıları Sırbistan’ın himaye ettiği teröristler olarak görüldü. Veliahtın ölümü, iki ülke arasındaki zaten var olan gerilimi daha da arttırdı ve sonunda 28 Temmuz 1914’te Avusturya-Macaristan, Sırbistan’a savaş açtı. Bu, I. Dünya Savaşı’na giden yolu açan olaydı.
Birinci Dünya Savaşı’nda İmparatorluk
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Birinci Dünya Savaşı’na Almanya ve İtalya ile birlikte girmişti. Ancak savaşın gidişatı imparatorluğun aleyhine döndü ve sonunda yenilgiyle sonuçlandı. Savaş boyunca imparatorlukta yaşanan sıkıntılar, halkın çektiği zorluklar, ekonomik kaynakların tükenmesi gibi birçok sorun vardı. Ayrıca iç isyanlar da imparatorluğun savaşa odaklanmasını zorlaştırdı.
Sonuç olarak, imparatorluk itilaf devletleri tarafından yenildi. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu dağıldı ve Avusturya ve Macaristan bağımsızlıklarını ilan etti. Bu tarihi savaş, imparatorluk için büyük bir yıkım oldu ve günümüzde bile etkileri hala hissediliyor.
İmparatorluğun Sonu
İmparatorluğun sonu, Birinci Dünya Savaşı sonrasında başladı. Savaş döneminde imparatorluğun etnik ve dini farklılıklarından kaynaklanan sorunlar artmıştı. Savaşın sonunda Avusturya-Macaristan İmparatorluğu dağıldı ve Avusturya ve Macaristan ayrıldı. Avusturya, Almanya’ya yakın olmak için bir arayış içine girdi ve Küçük Almanya projesini destekledi. Macaristan ise bağımsızlığını ilan etti ve Bolşevikler ile işbirliği yapmaya başladı. İmparatorluğun dağılması, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa’nın yeniden şekillendirilmesine yol açtı. Bugünkü Avusturya ve Macaristan, imparatorluğun ekonomik ve kültürel mirasıyla şekillenmiş devletlerdir.
Avusturya Cumhuriyeti ve Küçük Almanya
Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun yıkılışından sonra, Avusturya Cumhuriyeti bağımsızlığını kazandı. Ancak, ülkede Almanların çoğunlukta olması nedeniyle, Almanya’yla birleşme fikri sık sık gündeme geldi. Küçük Almanya adı verilen birleşme planı, Avusturya’yı da içine almayacak şekilde önerildi. Ancak bu fikir, Avusturyalı milliyetçiler tarafından reddedildi. Avusturya, bağımsız ve tarafsız bir ülke olarak kalmayı tercih etti. Ancak, Nazi Almanyası’nın yükselişiyle birlikte, Avusturya’nın güvenliği tehlikeye girdi. 1938 yılında, Almanya tarafından işgal edilerek Anschluss adı verilen birleşmeye zorlandı.
Macaristan Krallığı ve Bolşevizm
Macaristan Krallığı, Birinci Dünya Savaşı’na kadar geniş topraklara ve güçlü bir ekonomiye sahip bir Avrupa İmparatorluğuydu. Ancak savaşın etkisiyle ülke yıkıldı ve Boğdan Krallığı’nın karşı devrimci güçleri savunmasız bir hale geldiğinde Bolşevikler başarılı oldu. 1919 yılında Macaristan Sovyet Cumhuriyeti ilan edildi. Ancak, Sovyetler Birliği’nin yardımı olmadan ayakta kalamayacağı için Macaristan, Bolşeviklerin Sovyetler Birliği’ne katılma isteğinde ısrar etti. Ancak, Macaristan Sovyet Cumhuriyeti, Romanya, Çekoslovakya ve Yugoslavya tarafından işgal edildi ve kısa süre sonra yıkıldı.
Sonuçları
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun yıkılışından sonra, Avrupa’da birçok yeni devlet ortaya çıktı. İmparatorluğun siyasi mirası, ülkelerin sınır çizgilerindeki belirsizlikten kaynaklanan sorunlarla birlikte devam etmektedir. Ayrıca, İmparatorluğun çöküşünden önceki dönemde, Avusturya ve Macaristan, sanayi ve tarım alanlarında ciddi bir gelişme kaydetmişti. Ancak, imparatorluğun dağılmasından sonra, bu alanlardaki yapılanmalar bozuldu ve bu ülkeler ekonomik açıdan geri kalmış durumda kaldılar.
Kültürel olarak, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu birçok farklı kültürü ve dil grubunu bir araya getirdi. Bu, bölgedeki etnik çeşitlilik için bir zenginlik kaynağı olarak kabul edilirken, imparatorluğun çöküşünden sonra, çeşitli gruplar arasındaki etnik gerilimler güçlenmiştir.
Günümüzde, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun mirası hala hissedilir. Özellikle, Viyana’daki parlamento binası, Budapeşte’deki Budin Kalesi ve Prag’daki Charles Köprüsü gibi tarihi yapılar, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun varlığına işaret eder. Bununla birlikte, imparatorluğun çöküşünden sonra bölgenin siyasi ve ekonomik yapıları önemli ölçüde değişti ve bu değişiklikler hala günümüzde hissedilmektedir.